Bir zamanlar, ormanda yaşayan bir ceylan varmış. Bu ceylan, oldukça güzelmiş. İncecik bacakları, parlak kürkü ve zarif boynuzlarıyla herkesi kendine hayran bırakırmış. Fakat bu güzel ceylanın bir sorunu varmış: Kibirli ve kötü davranışlıymış. Diğer hayvanlara karşı hep küçümseyici davranır, onları aşağılardı.
Bir gün, ceylan ormanda dolaşırken bir kirpiyle karşılaşmış. Kirpi, ceylanın güzelliği karşısında hayran kalmış ve ona iltifatlar yağdırmış. Ceylan, kirpinin iltifatlarını gururla kabul etmiş ve kendini övmeye başlamış. "Evet, haklısın" demiş. "Ben bu ormandaki en güzel hayvanım. Herkes benim güzelliğime hayran kalıyor."
Kirpi, ceylanın sözlerini sessizce dinlemiş. Sonunda dayanamayarak, "Güzellik her şey değildir" demiş. "Düşüncelerin ve davranışlarının da güzel olması gerekir. Sen güzel bir hayvansın, fakat kibirli ve kötü davranışların seni çirkinleştiriyor."
Ceylan, kirpinin sözlerini duyduğunda şaşırmış. Daha önce kimse ona böyle bir şey söylememişti. Bir an durup düşünmeye başlamış. Kirpinin haklı olduğunu anlamış. Güzelliğinin onu özel kılmadığını, önemli olanın güzel düşüncelere ve davranışlara sahip olmak olduğunu anlamış.
O günden sonra ceylan değişmiş. Kibirli tavrını bırakmış, diğer hayvanlara karşı nazik ve saygılı davranmaya başlamış. Kirpinin sözlerini asla unutmamış ve güzelliğinin gerçek anlamını kavramış.